Rize’den Avrupa’ya Bir Kültür Serüveni 

Rize’den Avrupa’ya Bir Kültür Serüveni 

Avrupa Rizeliler Derneği, “Rize in Europa (Rize Avrupa’da)” sloganı ile esasında her şeyi net bir şekilde özetliyor ve gerçekten Rize’yi Avrupa’da yaşatıyor/yaşatmaya çalışıyor.

Kültür ve değerlerine sahip çıkmak deyince Türk insanının o güzel özelliğini büyük bir gururla ifade etmek istiyorum.

Rizeliler de gittikleri her yerde bu değeri hakkıyla yaşatarak kültürlerine sahip çıkıyor.

“Rize’ye gidemez isek de gittiğimiz yeri Rize’ye çevirebilme yeteneğine sahip bir memleketin evlatlarıyız!”

Rize’yi ve kültürünü daha yakından tanımak için gelin şimdi hep birlikte gözlerimizi kapatalım ve memlekete doğru bir yolculuk yapalım. Bu yolculuk en çokta Avrupa’da veya dünyanın her hangi bir ülkesinde yaşayıp da Rize’ye henüz gitmemiş Rizelilere iyi gelecek, aynı zamanda onları memlekete doğru da harekete geçirecektir.

Bir şehir düşünün, rengini içinde yer alan dağları, akarsuları, zümrüt yeşili yaylalarından almış, o asil duruşunu dik yamaçlı vadileri, buzul gölleri kemer köprüleri ve coşkun dereleri ile belirlemiş, iklim dokusuyla ise sonbahar ve kışını yağmurla, yazları ise ılıman ve serinliğe bürünerek sert ve nazlı bir hava edasıyla genleri o topraklara ait olan insanını anlatmaya çalışmış adeta.

Ayrıca böylesine baskın karakteristik özellikleri ile kendisini tüm Anadolu’daki diğer yerlerden sadece coğrafi yapısıyla değil kültürel yapısıyla da tamamen ayrı bir yerde tutma özelliğe sahip.

Türkiye’nin kuzeydoğusunda Karadeniz’e sahili olan bu güzel şehir denilince akıllara önce en önemli ürünü olan çay gelir. Sohbetin tadıdır çay! Olmazsa olmazı..

Bir sedir düşünün üzerinde yöresel feretiko bezinden dikilen süslü süslü renk renk minderler. Oturduğunuz odanın penceresinden Kaçkarlara doğru baktığınızda mavi ile yeşil sizi öyle büyülemiş ki, uzun uzun dalıp gittiğinizin bile farkında değilsiniz. Hafif üşüdüyseniz hemen ayağınıza elde örülmüş bir çift Hemşin çorabı çekebilirsiniz.

Birazdan o meşhur kuzine sobasında pişen Çayeli kuru fasulyesi, karalahana çorbası, muhlama, hamsi çığırtası ve tatlı olarak alacağınız Laz

böreği yada pekmezli kabağı yedikten sonra ise üzeri motiflerle işlenmiş bakir çaydanlığında demlenmiş tavşan kanı

kıvamında ki çay üzerinizdeki ağırlığı anında alıp sizi hamsi gibi uyanık ve kıvrak bir hâle getirecektir.

Olurda Kaçkar’da sıkılırsanız durmayın, Barut, Zıpgat, Vercenik, Hipot’tan inin yaylalara. Ayder, Anzer, Elevit, Handüzü’ne ise uğramadan sakın geçmeyin. İnanın pişman olmazsınız.

İklimi gibi insani da farklıdır bu güzel şehrin! Yeri geldiğinde dalgalı, yeri geldiğinde de sakin olur.

Hırçın dalgaların esir aldığı Karadeniz gibidir. Anzer balı kadar tatlı olsa da dili dobradır, sözünü esirgemez. Yani çabuk parlar, çabuk söner.

Neresi olursa olsun fark etmez! Fındıklı, Pazar, Çayeli, Güneysu, Büyükdere, Kalkandere..

Rize denildi mi kemençe, horon söz konusu olduğunda hemen başlar ayaklar ritim tutmaya. Rize insanının en önemli özellikleri arasında ise, aileye olan düşkünlükleri, içtenliği, kötü gün dostu olması ve yürüdüğü insanı yarı yolda bırakmaması gelir.

İşte böylesine güzel bir şehrin kültür motifini elimden geldiğince yazmaya çalıştım. Neden mi?

Kültür öylesine önemli ve değerlidir ki , bir milletin yüzyıllar boyunca oluşturduğu algı, ilgi, tutum ve davranışlarla tezahür edip sadece bir yaşam biçimi değil aynı zamanda maddî ve manevî değerleridir. Bir toplumun duyma ve düşünme birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, fikir ve sanat varlıklarının toplamıdır. Kültür süreklidir. Yani öğrenilebilir, alışkanlık oluşturulabilir ve kuşaktan kuşağa aktarılabilir. Kültürün aktarılmasını sağlayan araç ise dildir. Dil olmadan kültürün sürekliliği de olmaz.

Sürekliliği olmayan bir şey ise nesilden nesille de aktarılamaz. Bunu ise dilimize borçluyuz.

Bu güzel ayrıntıyı ise ulu önderimiz şu sözlerle ifade etmiştir.

” Dil hem millet olmanın temel ögesi hem de kültür birliğinin en temel aracıdır.”

M.K. Atatürk

Hayatimizin her safhasına yansıyan, bizi kuşatan böylesine güzel değerlere sahip çıkmak bir insanlık borcudur. Bizlere bırakılan bu muhteşem mirası dünyanın neresinde olursak olalım bizden sonraki nesillere, onların duygu ve düşüncelerine yansıyacak şekilde yine bir miras olarak bırakmak zorundayız. İşte bizler bunun için bu yola çıktık.

2016 yılında kurulmuş olup kurulduğu andan bu yana Avrupa’da yapmış olduğu

farklı festivaller ve kültürel çalışmaları ile bir köprü görevi üstlenen Avrupa Rizeliler Derneği bu büyük kültür motifinin tamamlayıcı bir parçası olmuştur. Avrupa’nın her köşesinde ki hemşerilerimiz ile buluşarak bu serüveni tamamlayıcı çalışmalar içinde bulunmaktadır. Çalışmalarında kültür köprülerini buluşturan gönüllü bir kuruluş olarak devam etmektedir.

Bu yolda bize önderlik yapan ve her platformda bizleri en güzel şekilde temsil eden Avrupa Rizeliler Derneği Genel Başkanımız Sayın Osman Demirtaş başta olmak üzere derneğimiz kurulduğu andan itibaren emeğini sarf eden tüm arkadaşlarımıza teşekkürü bir borç biliyor,

Rize’den Avrupa’ya giden bu kültür serüvenin bir parçası olmaktan onur duyuyorum.

Saadet Koral

Avrupa Rizeliler Derneği

Halkla İlişkiler Başkanı

Arama Yap
Ara
Kategoriler
Yazıyı Paylaş!

Gel Birlikte Yürüyelim!

"Sen yürümeye başlayınca yol kendiliğinden görünür" Hz. Mevlana